Bu Blogda Ara

16 Eylül 2010 Perşembe

ANDRE BRETON

Gerçeküstücü akımın kurucularından Fransız şair, yazar, eleştirmen ve düşünür André Breton 19 Şubat 1896'da Normandiya'da Orne'da Tinchebray'de doğdu, 26 Eylül 1966'da Paris'te yaşamını yitirdi. Tıp ve psikiyatri okudu. Birinci Dünya Savaşı sırasında, gönüllü olarak askeri hastanede bir nöropsikiyatri koğuşunda çalıştı. Burada, anti-sosyal davranışlarıyla geleneksel sanat anlayışlarına karşı çıkan Alfred Jarry ve Jacques Vaché ile tanıştı. Alfred Jarry ve Jacques Vaché'nin düşüncelerinden oldukça etkilendi. Jacques Vaché, 24 yaşında kendini Seine nehrine atarak intihar etti. Vaché`nin savaş sırasında Breton ve başkalarına yazdığı mektuplar 'Savaş Mektupları' adı altında 1919`da yayınlandı. Bu kitap üzerine, Breton dört deneme yazdı. 1919'da Louis Aragon ve Philippe Soupault ile birlikte Edebiyat (Littérature) adlı dergiyi kurdu. Bu arada Dadacı Tristan Tzara ile ilişkiye girdi. 1924'te Gerçeküstücü Araştırma Bürosunu`nun kurucu öncülerinden oldu.Manyetik Çayırlar (Les Champs Magnétiques) kitabı ile otomatik yazı tekniği`ni uygulamaya geçirdi. 1924' te Gerçeküstücü Manifesto`yu yazdı ve Gerçeküstü Devrim dergisinin editörü oldu. Çevresinde kısa bir zamanda -Philippe Soupault, Louis Aragon, Paul Éluard, René Crevel, Michel Leiris, Benjamin Peret, Antonin Artaud ve Robert Desnos gibi- genç sanatçılardan bir topluluk oluştu. Arthur Rimbaud`un 'özgür sanat' anlayışını, Karl Marx`ın 'politik düşünceleri' ile birleştirmek için sabırsızlanan Breton, 1927`de Fransız Komünist Partisi`ne katıldı. Ancak,1933`te partiden atıldı. Geçimini işlettiği kendi sanat galerisinde sattığı tablolarla sağladı. Breton`un öncülüğünde gerçeküstücülük, tüm Avrupa'da ses getiren bir sanat anlayışı oldu ve döneminin tüm sanat dallarını etkiledi. Bu dönemin ürünü olan yapıtlarda, "insan algısının kökenleri ve insanın çevresindeki olaylara bakış açısı" sorgulandı. 1938'de Fransız hükümetinden aldığı kültürel-ekonomik destek ile Meksika`ya gitti. Bu durum, Breton`a Troçki ile tanışma fırsatı sağladı. Troçki ile birlikte Özgür Sanat Devrimi İçin (Pour un art révolutionnaire indépendent) adlı manifestoyu yazdılar. Ancak, manifesto, Breton ve Diego Rivera`nın isimleriyle yayınlandı; manifestoda, o dönemlerde olanaksız gibi görünen 'sanatta tam özgürlük' çağrısı yapılıyordu. Fransız hükümetinin çalışmalarından hoşnut olmayan Breton, 1941`de önce Amerika Birleşik Devletleri`ne ardından Karayip'e sığındı. Burada yazar Aimé Césaire ile tanıştı. Aimé Césaire'in Memleket`e Dönüş Defteri (Cahier d'un retour au pays natal) adlı kitabının 1947 baskısına önsöz yazdı. Breton, 1946'da Paris`e geri döndü ve Fransız sömürgeciliğine karşı 121`in Manifestosu`nu yazdı. Bu manifestoda, Cezayir Kurtuluş Savaşı`nı ele aldı ve ölene kadar bu konuda çalışmalarını sürdürdü. 1961-1965 arasında, ikinci bir gerçeküstücü grubun öncüsü olarak, çeşitli sergi ve incelemelerde bulundu. 1959'da İspanya`da Gerçeküstücülük Evi (Homage to Surrealism) adlı bir sergi düzenledi. Bu sergide Salvador Dalí, Joan Miró, Enrique Tábara ve Eugenio Granell gibi ünlü sanatçıların yapıtlarına yer verildi.








OLMAK
Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Kanadı yok
umutsuzluğun, akşam vakti deniz kıyısında bir taraçada,
toplanmış bir sofrada kalayım demiyor. Umutsuzluk bu, o bir
sürü olayların dönüşü değil bu, tıpkı akşam karanlığında bir
karıktan öbürüne giden tohumlar gibi. Bir taşın üstündeki
yosun ya da su bardağı değil o. Kardan elenmiş bir gemi o, ya
da düşen kuşlara benzetebilirsiniz, ama kanlarının en küçük
bir kalınlığı yok. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.
Başa takılan süslerle çevrilmiş küçük bir şey o. Umutsuzluk o.
Kopçası bulunamayan inci gerdanlık, bir ipe gelmez, böyle bir
şey işte umutsuzluk. Gerisinden, ondan hiç söz etmeyelim.
Başlamışsak bitiremeyiz umutsuzluğu. Saat dört sularında
avizeden umutsuzlanırım ben, gece yarısına doğru da
yelpazeden umudumu keserim, tutukluların cigaralarından
umutsuzlanırım. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.
Yüreği yoktur umutsuzluğun, el umutsuzlukta hep soluk
soluğa kalır, umutsuzlukta kalır öyle aynalar, bize asla ölüp
ölmediklerini söyleyemezler. Beni büyüleyen umutsuzluğu
gördüm ben. Yıldızların türkü söyledikleri vakit gökyüzünde
uçan bu mavi sineği seviyorum. Şaşılacak, o uzun dolu
tanelerine benzeyen umutsuzluğu, o kendini beğenmiş o öfke
küpü umutsuzluğu büyük çizgileriyle tanıyorum. Her gün
herkesler gibi kalkıyorum, kollarımı çiçekli bir kâğıda
uzatıyorum, hiçbir şeycikler hatırlamıyorum, ama hep
umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış güzelim
ağaçları görüyorum. Odanın havası davul tokmakları gibi
güzel. Zaman içinde zaman bu. Büyük çizgileriyle tanıyorum
umutsuzluğu. Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgârı gibi o.
Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi! Yangın var! Ah yine
geliyorlar... İmdat! İşte merdivenlere düştüler... Ve o gazete
ilanları, o kanal boyunca ışıklı reklamlar. Kum yığını, git, pis
kum yığını! Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk. Bir
orman yapmaya giden angarya ağaçlar, bir gün daha yapmaya
giden bir yıldız angaryası, ömrümü uzatan bir angarya günleri
daha.




André BRETON




Çeviri:
İlhan BERK


ÖZGÜR BİRLİK
Orman ateşi saçlı karım
Isı şimşeği düşünceli
Kaplan ağzında susamuru bel'li karım
En iri yıldızlar demeti ağızlı kokart ağızlı karım
Ak toprak üzerinde ak sıçan izi dişli karım
Amber dilli perdahlanmış cam dilli
Kesilmiş kurban dilli karım
Gözlerini açıp kapayan bebek dilli
İnanılmaz taş dilli karım
Çocuk elyazısı elifi kirpikli karım
Kırlangıç yuvası kenarı kaşlı
Kışbahçesi tavanı şakaklı arduvaz şakaklı karım
Cambuğusu şakaklı
Şampanya omuzlu karım
Buz altında kalmış yunus başlı çeşme omuzlu karım
Kibrit bilekli
Rastlantı parmaklı kupa beyi parmaklı karım
Kesilmiş saman parmaklı
Zerdeva koltukaltlı karım
Saint-Jean gecesi ve kurtbağrı koltukaltlı karım
Deniz köpüğü ve bölme kollu karım
Değirmen ve buğday karışımı kollu
Füze bacaklı karım
Umutsuzluk ve saat makinesi devinimli karım
Mürver ağacı iliği baldırlı
Baş harf ayaklı karım
Anahtar demeti ayaklı su içen gemi işçisi ayaklı karım
İncili arpa boyunlu karım
Val d'Or boğazı boyunlu
Sel yatağının ta içinde sözleşmek boyunlu karım
Gece göğüslü
Yakut potası göğüslü karım
Çiğ altında gül görüntüsü göğüslü
Günlerin açılan yelpazesi karınlı karım
Dev pençe karınlı
Dikey uçan kuş sırtlı karım
Civa sırtlı
Işık sırtlı karım
Yuvarlanmış dövülmüş taş ve ıslanmış tebeşir enseli
Ve biraz önce içilen bir bardağın düşüşü enseli karım
Tekne kalçalı
Avize ve ok tüyü kalçalı karım
Ak tavuskuşu tüyü sapı kalçalı
Duyulmaz dengeli
Kumtaşı ve amyant kabaetli karım
Kuğu sırtı kabaetli
Bahar kabaetli karım
Glayöl kasıklı
Altın damarı ve ornitorenk kasıklı karım
Yıllanmış bonbon ve yosun kasıklı karım
Ayna kasıklı
Islak gözlü karım
Menekşe zırh takımı ve mıknatıslı iğne gözlü karım
Uçsuz bucaksız çayır gözlü
Hapishanede içilecek su gözlü
Hep balta altında kalan odun gözlü
Su düzeyi gözlü hava toprak ve ateş düzeyi gözlü karım




André BRETON




Çeviri: Selahattin HİLÂV






SU HAVASI
1934'ün güzel yarıgününde
Hava görklü bir güldü barbunya rengi
Ve yaprakları sigara kâğıdından bir ağaçla başlardı orman
Ben içine dalmaya hazırlanınca
Çünkü seni bekliyordum
Ve benimle gelirsen
Nereye olursa olsun
Gümüşün üzerine kazılı nakıştır ağzın
Yaygın ve kırık mavi tekerleğin durmadan yükselerek
Beni karşılamak üzere yarışıyordu tüm büyüler
Bir sincap yüreğime ak karnını yaslamaya koşmuştu
Nasıl duruyordu orada bilmiyorum
Ama toprak suyunkilerden daha da derin yansılarla doluydu
Sanki kabuğunu parçalamıştı maden sonunda
Ve sen o korkunç değerli taşlar denizine uzanmış
Dönüyordun
Çırılçıplak
Bir büyük donanma fişeği güneşinin içinde
İndirdiğini görüyordum ışınlılardan yavaş yavaş
Deniz kestanesinin kabuklarını bile oradaydım
Bağışla orada değildim ben artık
Başımı kaldırmıştım ak kadifeden canlı mücevher kutusu bı-
rakıp gitmişti çünkü beni
Ve hüzünlüydüm
Yaprakların arasından gök parıldıyordu bir yusufçuk böceği
gibi katı ve dalgın
Kapamak üzereydim gözlerimi
Birden birbirinden uzaklaşmış olan korunun iki eteği devrilip
yıkıldığında
Gürültüsüz
Uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin iki orta yaprağı gibi
Bütün geceyi içinde saklamaya yeterli bir çiçek gibi
Şimdi beni gördüğün yerdeydim
Havada bir çan gibi duran kokuda
Değişen hayata dönmeden önce her gün yaptıklarınca
Zaman buldum dudaklarımı koymak için
Senin çam kalçalarına




André BRETON




Çeviri: Attilâ TOKATLI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder