Bu Blogda Ara

15 Eylül 2010 Çarşamba

JOSE MARTİ

"Vatan için duyulan sevgi,/ anne Toprak için duyulan ya da çiğnediğimiz
çimenlere
karşı/ Beslenilen gülünç sevgi değil /Onu ezenlere karşı beslenilen yenilmez nefret/
Ona saldırana karşı beslenilen ebedi hınçtır..." Küba'nın İspanya'ya karşı verdiği
bağımsızlık savaşının sembolü olan Jose Marti, "Bir kurucu, bilgili bir insan, şair, deneme
yazarı, eleştirmen ve gazeteciydi".


28 Ocak 1853'te Havana'da doğan Jose Marti'nin babası İspanyol, annesi ise Kanarya
Adaları'ndandı;16 yaşında "Özgür Vatan" adlı bir gazete çıkardı. İspanya'ya karşı
bağımsızlık savaşımı verenlerden olduğu için 17 yaşında tutuklandı ve 6 aylık kürek
cezasından sonra İspanya'da Madrid'e sürüldü. Madrid'te Zaragosa üniversitelerinde
hukuk, felsefe ve filoloji eğitimi gördü. 1874'te Latin Amerika ülkelerini dolaştı.Yaşamının
büyük bölümünü sürgünde geçirdi.1878'de Kübalı toprak sahiplerinin İspanyollarla
anlaşması nedeniyle sona eren savaş ve çıkan af ile ülkesine geri döndü. 1878'de
evlendi, bir oğlu ve bir kızı oldu. 1880'de Kuzey Amerika'ya geçti, göçmen olarak
yaşadı.Yıllarca şiirler, kitaplar ve gazete makaleleri yazdı. Aynı zamanda siyasi
eylemlerini de sürdürdü. Gizli siyasal faaliyetinden dolayı iki kez yine tutuklandı.
Daha sonra New York'a yerleşti. Buradan Buenos Aires' de çıkan La Nicion adlı
gazetede ona ayrılan köşedeki yazılarından dolayı ünü bütün Latin Amerika'ya yayıldı.
1892'de Partido Revolucionario Cubano (Küba Devrimci Partisi) kuruldu ve Marti, PRC' nin
temsilciliğine seçildi; aynı zamanda Patria (Vatan) adlı gazeteyi çıkarmaya başladı. 1895'de
Küba halkını bağımsızlık savaşına çağıran ve Partinin manifestosu niteliğinde olan Monte
Kristo Bildirisi'ni kaleme aldı.


Marti'nin, edebiyat ve siyaset arasındaki ilişkiye getirdiği
düşünce; yazmak, konuşmak, "yaratma"nın bir biçimidir; ama değişik bir biçimidir; değişik bir
"yaratma"dır, eyleme katılmanın paralel bir biçimidir. Ama bu düşünce toplumsal-gerçekçiliği
yadsıyan bir akım olmuştur. 1895'de Kübalı yurtseverler bir kez daha İspanya'ya karşı savaş
hazırlıklarına başlamıştı. Marti Küba'ya döndü ve 1 ay sonra 19 Mayıs 1895'te arkadaşlarıyla
birlikte küçük çaplı bir çatışmaya girdi ve çatışmada İspanyol askerleri tarafından öldürüldü.
Jose Marti yaşamını, Küba'da İspanyol sömürge/koloni yönetiminin sona erdirilmesi ve Küba'nın
ABD dahil başka ülkelerin egemenliği altına girmemesi için savaşıma adamıştır.
Öğretisinin özü, kişi özgürlüklerine saygılı olmayan ve yalnızca zenginliklerini büyütmeyi
gözeten yönetimleri uyarmaya ve karşı çıkmaya dayanmaktadır. Yapıtlarında bütün despot
yönetim düzenlerini ve insan haklarına karşı uygulamaları kınamıştır. Onun yazıları demokratik
gelişmeye yol göstericidir.


Kısa süren ömrü boyunca, birkaç siyasal kitapçıkla incecik şiir kitapları Abdala (manzum dram)
1869'da, İsmaelillo (Mahvolan Dostluk, otobiyografik roman) 1882'de, Versos sencillos (Basit Şiirler)
1891'de ve Versos libres (Özgür Şiirler) 1913'te ölümünden sonra basıldı.
ALACALI TÜY SORGUÇLAR
Kadehte nasıl
Altın kabarcıkla
Fıkırdarsa ruhu
Saydam şarabın;
Denizde nasıl
Beyaz bir sırt gibi eğmeçlenerek
Köpürür,
Sonra yatışırsa dalga;
Ovada nasıl
Hoplayıp zıplarsa taylar
Oynayarak ve ışıldayarak
Sabahları;
Kah ansızın kişneyerek
Kah dörtnala fırlayarak
Salarak gür yelelerini
Rüzgara;
İşte öyle
Fıkırdıyor bende de düşünceler,
Sokuluyorlar ayaklarına senin
Altın köpükler benzeri;
Ya da uysalca
Baş eğiyorlar oğlum
Önünde senin
Alacalı tüy sorguçlar gibi.


Jose MARTI


Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU


GUANTANAMERA




Dürüst bir insanım ben,
Palmiyeler ülkesinden.
Ölmeden önce, paylaşmak isterim
Ruhumdan akıp gelen bu şiirleri.


Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!
Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!


Şiirlerim parlak yeşildir,
Ama yine de kızıl alevler gibidir.
Şiirlerim yaralı bir ceylana benzer,
Dağda kurtarılmayı bekler.


Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!
Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!


Dikiyorum bir ak gül fidanı
Haziranda ve Temmuzda
Çünkü samimi dost
Elini vermiştin bana.


Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!
Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!


Ve zalimin biri parçaladığı için
Beni yaşatan yüreğimi.
Dikmem ne bir ayrıkotu ne de çakır dikeni
Dikerim bir ak gül fidanı.


Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!
Guantanamera! Guajira!
Guantanamera!


Dünyanın yoksul insanlarıyla,
Neyim varsa paylaşmak isterim.
Dağların cılız dereleri
Denizlerden daha mutlu eder beni.






Jose MARTI


Çeviren : Tuğrul Asi BALKAR


Beste : Pete Seeger








GÜZEL KOKULU ELLER


Bilirim zarif elleri
Ve güzel kokularını onların;
Bilirim nasıl
Sarılırlar boyna
Ve beden onlara doğru
Açılarak bir gül gibi
Bitkin düşer
O güzel kokuları solumaktan.
Ve kan çarpar şakaklarda,
Sanki al damarlarda
Bilinmez kuşlar
Kızıl kanatlarını çırpmaktadır;
O hafif ellerin dokunuşu
Alazlanmış tende
Yaşamın rüzgarlarıyla
Uçuşur kelebek gibi,
Ve cansız bedeni
Yeniden diriltirler.
Fakat zarifliğini bu ellerin
Onların güzelliğini
Ben değişirim duraksamadan
Başka ellerle,
O minik ellerle,
Boynunda bir babanın
Büyülü bir gerdanlık gibi
Sımsıkı birleşen.
Eksik olsun zarif ellerin güzelliği
Ve güzel kokuları onların!


Jose MARTI




Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU


İKİ YURT
İki yurdum var benim: Küba ve gece.
İkisi de bir sayılır aslında. Yiterken
Güneşin görkemi, Küba
Üzgün bir dul gibidir
Uzun örtüleri içinde, suskun, elinde karanfil.
Bilirim ne olduğunu elinde ürperen
Bu kanlı karanfilin! Bomboş
Göğüs kafesim, bomboş, paramparça
İçinde yüreğimin çırpındığı. Vaktidir
Ölüme gitmenin. Uygundur gece
Elvedalara. Işık engeller bizi.
Sözler de. Evren
İnsandan daha ustadır konuşmada.


Bayrak gibi
Kavgaya çağıran bir bayrak gibi
Işıldıyor kızıl alevi mumun, açıyorum
Pencereleri. Daralıyor yüreğim.
Küba, dul Küba, göğü karartan
Bir bulut gibi sessizce geçiyor
Kopararak yapraklarını karanfilin.










Jose MARTI


Çeviri : Ataol BEHRAMOĞLU








KABARAN BİR DALGA GÖRDÜĞÜNDE SEN
Kabaran bir dalga gördüğünde sen
Şiirimi görüyorsun demektir
Yükselir göğe, fakat bazen
O hafif ve uykulu bir yelpazedir


Öyle bir hançerdir ki şiirim
Çiçeklenir elde kabzesi
Şiirim bir çağlayandır
Suyu berrak, kristal gibi


O fışkıran bir yeşilliktir
Pırıl pırıl; ve alev kızıllığında.
Şiirim yaralı bir geyiktir
Bir sığınak arayan ormanda


Şiirim kardeştir cesarete
Yalın, içten ve özlüdür
O, kendisinden kılıç yapılan
Çelikle aynı örste döğülmüştür.






Jose MARTI


Çeviri : Ataol BEHRAMOĞLU






RUHUMUN OĞLU


Ey ruhumun oğlu!
Her yerde dalgalanıyorsun,
Gece fırtınalarının dalgalarını
Şafakla yatıştırıyorsun.
Fakat acı günlerin köpüğü
Bulanık ve ağır
Fırlatıyor seni yeniden
Gecelerimin diplerine...
Sen, ruhumun
Ardına kadar açık
En gizli yerlerine
Sevgiyle bekçilik ediyorsun;
Koruyorsun onu
Bütün saldırılara karşı.
Ne zaman
Bir an için gitmen gerekse
Sıkıntılar
Hızla yöneliyor içime.
Fakat sen
Karanlık eşikte
Açarak beyaz, geniş kanatlarını
Onu engelliyorsun.
Bir şafak aydınlığıyla
İyileştiriyorsun gecenin acılarını,
Karşılıyorsun beni
Sabahın dalgalarında.
Beni ağır uykumdan kaldıran
Şafağın parlaklığı değil
Senin ellerinin dokunuşudur
Yastığıma kadar ulaşan...
Varsın herkes
Senin burada olmadığını söylesin,
Desinler ki
Sen uzak bir ülkedesin;
Ah, nasıl da aptallar,
Haksızlar nasıl da!
Ruhun benimledir
Sen benimlesin;
Onlar içinse
Sadece bir gölgesin;
Onlar, bir gölgeye sahipler.
Uçup geliyor uzaktan
Çevik kanatlarında rüzgarın
Yakıcı parıltısıyla
Senin her bakışın.
Onunla ısınıyorum
Ve sevinçle donanarak
Topluyorum hasadını
Aydınlık bakışlarının.
Sen onları gecenin sessizliğinde
Yıldızlar gibi saçıyorsun,
Her yerde dalgalanıyorsun
Ey ruhumun oğlu!


Jose MARTI




Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder