Bu Blogda Ara

14 Eylül 2010 Salı

HENRICH HEİNE





YAŞAMI
 
Alman şair, Romantizm ve Realizm akımları arasındaki geçiş döneminde 
siyasal şiirin öncüsü Heinrich Heine, 13 Aralık 1797'de Düsseldorf'ta doğdu, 
17 Şubat 1856'da Paris'te öldü. Yahudi kökenli bir ailedendi, sonradan 
Protestan mezhebine girerek Hıristiyan oldu. Bonn ve Göttingen'de hukuk 
öğrenimi gördü, Berlin'de, Hamburg'da, 1831'den sonra Paris'te yaşadı.
 
 
 
 




 
ISIRIK FAZLAYDI
 
Bak o eski rüya geri dönüyor;
Yukarda yıldızlar, mayıs gecesi,
Ölümsüz sevgiye yeminler ettik
Oturup ıhlamur altında hani.
 
Bağlılık yemini, üstüste yemin,
Konuştuk, öpüştük, güldük seninle,
Tuttun bileğimden ısırdın beni
Verdiğim sözleri tutayım diye.
 
Ey gözleri duru duru güzelim,
Ey dişleri ak pak, karlardan beyaz,
Yeminler ortama uygundu ama
Gücenme- ısırık fazlaydı biraz.
 
 
 
                        Heinrich HEINE
                        
                        Çeviren: L. Sami AKALIN
 
 
 
LORELEI
 
Bilmem ki ne mâna vermeli?
Beni böyle mahzun eden
Eski efsanelerden biri,
Çıkmaz oldu düşüncemden.
 
Hava serin, kararmak üzeredir;
Ren nehri akmakta sakin sakin;
Parıldayan dağın zirvesidir
Işığında akşam güneşinin.
 
Dilber peri kızı çıkmış oturmuş
Tepeye, üstünde bütün ziyneti, güzelliği;
Altın başına ışıklar düşmüş;
Tarıyor altın örgülerini.
 
Bir yandan altın tarakla taranırken
Bir yandan da şarkı söylüyor
Şarkının cana can katan, alıp götüren
Bir ahengi var ki dayanılmıyor.
 
Kayıkçı, içinde küçük bir kayığın;
Amansız bir acı sarmış içini;
Farkında değil yaklaşan kayalıkların
Tepeden ayıramıyor gözlerini.
 
Derler ki gömülür dalgalara
Sonunda kayıkçı da tekne de
Ve bunu şarkılarıyla
Lorelei yaptı gene.
 
 
                        Heinrich HEINE
 
                        Çevirenler: Dora GÜNEY, Necati CUMALI
 
 
 
 

SILAYA DÖNÜŞ
 
I.
Evinin önünden yavrum
Sabahları geçtikçe
Pencerende görürsem seni
Sevinçler dolar içime.
 
Uzun uzun bakar bana
Koyu kumral araştıran gözlerin:
"Hasta, yabancı adam
Neyin var, kimsin?"
 
Ben bir Alman şairi
Bütün Almanya'da meşhur,
En üstün isimler söylenince
İçlerinde benimki de bulunur.
 
Neyim mi var, küçük kız?
Almanya'da çoklarında olan şey!
En ağır acılar söylenince
İçlerinde benimki de bulunur.
 
II.
Koca şehir, esrarlı şehir,
Benden selâm olsun sana!
Sevgilimi bir zamanlar
Basmıştın bağrına.
 
Kuleler, kapılar; söyleyiniz
Hani nerde gülüm benim?
Göz kulak olun demiştim,
Hani nerde emanetim?
 
Kulelerin ne suçu var bunda
Kımıldayamazlardı yerlerinden
Ellerinde valizler sevgilim
Şehirden kaçıp giderken.
 
Şehrin kapıları, işte onlar
Bıraktılar, gitsin, sessizce
Bir kapı her zaman boyun eğer,
Bir deli kız ona açıl deyince.
 
Salamanca surlarında
Hava çok tatlı ılık.
Yanımda sevgili Donya
Yaz akşamı geziyorduk.
 
Güzelimin ince beline
Kemer olmuş kolum benim
Göğsünün mağrur dolgunluğu
Üzerinde mesut elim.
 
Eser gelir ıhlamur ağaçlarından
Çekingen bir mırıltı ne çare
İlerden değirmenin deresi
Korkulu rüyalar fısıldar kalbe:
 
"Ah Senyora, seziyorum,
Gün gelir sürerler beni buralardan
Salamanca surlarında
Elveda gezintiler o zaman."
 
 
 
                        Heinrich HEINE
 
                        Çeviren: Behçet NECATİGİL
 
 
 
 
 

 
 
SİLEZYALI DOKUMACILAR
 
Gözler kupkuru, yaş yok gözlerde bir damla.
Oturmuşlar tezgâhları başına, diş bilerler.
Dokuruz kefenini senin, hey Almanya, Almanya,
dokuruz sana bir yuf, bir yuf daha, bir yuf daha,
dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha!
 
Yuf o tanrıya, tapındığımız tanrıya,
soğuk kış gecelerinde biz, aç çıplak
yalvardık yakardık, umutlandık, bekledik boşuna,
komadı bizi insan yerine, aldattı bizi, alay etti acımızla.
Dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha!
 
Yuf o krala, zenginlerin adamına,
halkın yoksulluğuna hiç aldırmayan o krala,
bir de soyar bizi varana dek son kuruşumuza,
kurşunlatır köpekler gibi sokak ortasında bizi.
Dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha!
 
Yuf o anayurda, bağrımıza bastığımız anayurda,
yalnız alçaklığın, utancın çiçeği yetişir üzerinde,
ve çiçekler soluverir, çiçekler açar açmaz, anide,
solucanlar büyür ve kurtlar, kokuşmuşluğun kucağında.
Dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha!
 
Dokuruz ha dokuruz, senin sonunu dokuruz, gece gündüz,
inleyen tezgâhlarda mekiklerimiz savrula savrula,
sana kefen dokuruz, ey koca almanya, sana kefen dokuruz,
dokuruz sana bir yuf, bir yuf daha, bir yuf daha,
dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha dokuruz, dokuruz ha!
 
 
 
                        Heinrich HEINE
 
                        Çevirenler: A. KADİR, Selâhattin YILDIRIM
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder