Bu Blogda Ara

15 Eylül 2010 Çarşamba

ATİLLA JÖZSEF

YAŞAMI
Çağdaş Macar şiirinin öncülüğünü yapan Attila Jòzsef , 11 Nisan 1905'te Budapeşte'de
doğdu, 3 Aralık 1937'de Balatonszárszó'da öldü. Babası çok küçükken ABD'ye göç
edince, annesi evin geçimini sağlamak için çamaşırcılık, bulaşıkçılık yapmak
zorunda kaldı. 1918'den başlayarak evin geçimi için Jòzsef bir yandan Okudu, bir
yandan çalıştı. İlk şiir kitabı Szépség koldusa (Güzellik Dilencisi)
çıktı. 1924'te Szeged Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi; şiirleri siyasal
açıdan sakıncalı görülerek okuldan uzaklaştırılınca Viyana Üniversitesi'nde ve
Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde öğrenimini sürdürdü. 1930'da Macar Komünist
Partisi'ne katıldı. Ancak gerek geçirdiği ruhsal bunalımlar gerekse görüş
ayrılıkları nedeniyle partiden çıkartıldı. 1937'de Thomas Mann'la dostluk kurdu,
aynı yıl geçirdiği ruhsal bunalım sonucu kendini trenin altına atarak canına
kıydı. Attila Jözsef dışavurumcu ve gerçeküstücü öğelerle birlikte melankolik
gerçekçi bir tarzda yazmıştır.








ANNE


Bütün bir hafta, aralıksız
Annemin görüntüsü geçti gözlerimden
Kolunda ağır çamaşır sepeti
Çatı katına tırmanırken


Ve ben yaramaz, delişmen çocuk
Bağırır, tepinirdim yerimde
Bıraksın da koca sepeti
Çatıya beni taşısın diye


O, söylenmeden, bana bakmadan
Çıkar, sererdi çamaşırları
Göz kamaştıran aklıkta çamaşırlar
Sallanır, döner, hışırdarlardı.


Ağlamak için çok geç şimdi;
Annemi uçuşan kır saçlarıyla
Görüyorum gökyüzü sonsuzluğunda
Göğün suyuna katarken çivitini...




Attila JÒZSEF


Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU












BİR İSPANYOL ÇİFTÇİSİNİN MEZAR TAŞI


İlençli bir asker olayım diye askere aldı beni Franco,
Kaçmadım, korkuyordum çünkü, adamı kurşuna dizerlerdi.
Korkuyordum - özgürlüğü, hakka karşı geldim bu yüzden
İrun varoşları altında. Ama ölüm yine yakamı bırakmadı işte.




Attila JÒZSEF


Çeviri : İlhan BERK








FLORA


Şimdi iki milyarlar zincirlemek için beni
Benden bir çoban köpeği yapmak niçin kendilerine
Fakat iyilik, şefkat ve nicelik duyguları
Göç ettiler onların dünyasından Güney'e.
Artık ışık içinde göremiyorum bu dünyayı
Göremiyorum , deney tüpüne bakan bir doktor rahatlığıyla
Diz çöküyorum, haykırıyorum yenilgimi
Sevgilim, bir an önce gelmezsen yardımıma


Köylü nasıl toprağa muhtaçsa
Yağmura, güneşe nasıl muhtaçsa, muhtacım sana
Bitki nasıl ışığa muhtaçsa
Ve klorofile, fışkırmak için topraktan,
Muhtacım sana, çalışan kalabalık
Nasıl işe, ekmeğe, özgürlüğe muhtaçsa
Ve nasıl avuntuya muhtaçlarsa kuşatıldıklarında
Çünkü gelecek doğmadı daha acılarından.


Bir köye nasıl okul, elektrik
Su, taştan evler gerekliyse
Çocuk nasıl gereksenirse oyuncaklara
Isıtan bir sevgiye;
İşçi için bilincin
Ve gözüpekliğin anlamı neyse
Yoksul için onurun;
Ve bulanık çocuklarına bu toplumun
Bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse
Ve nasıl gerekliyse hepimize
Akıl, uyanıklık, yol gösteren bir ışık
Flora! Yüreğimde yerin işte öyle.




Attila JÒZSEF


Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU










HAYKIRAN BEN DEĞİLİM
Haykıran ben değilim, yer gümbürdüyor,
Dikkat et, dikkat, çünkü çıldırdı şeytan,
Uzan kaynakların duru dibine,
Yapış pencere camına,
Gizlen elmasların ışıltısı ardına,
Taşlar altında böcekler arasına,
Gizle kendini sıcak ekmek içinde,
Sen yoksul, sen.
Yeni sağanaklarla süzül toprağa -
Boşuna yıkanıyorsun kendi içinde,
Yalnız başka suda yıkayabilirsin yüzünü,
Bir çim yapracığında minik bir uç ol
Daha büyük olacaksın bu dünya ekseninden.
Hey, makineler, kuşlar, yapraklar, yıldızlar!
Kısır anamız çocuk için yakarıyor.
Dostum, değerli, sevgili dostum,
İster korkunç, ister olağanüstü,
Haykıran ben değilim, yer gümbürdüyor.




Attila JÒZSEF


Çeviren : Vural YILDIRIM








SEVECEKLERDİ BENİ


İyi nedir kötü nedir düşünmüyorum
Çalışırım, acı çekerim: yaşamım bu.


Takma pervaneli kayıklar, çanak çömlek yaparım,
Kötü zamanlarda kötü, iyi zamanlarda iyi.


İşlerim sayısızdır! Yalnız sevgim,
Sezmekle bunları, boyuna bir yere biriktirir.


Sevgim kuşkusuz inansa da onlara
Susar daha yeminden, inanıştan önce.


Bir ağaç yapın beni, kargalar sanırım ki
Yakında başka ağaç yoksa tüneyecek dalıma.


Bir tarla yapın beni, yaşlı çiftçilerin çapası
Göreceksiniz büyüttüğüm yaban otlarını sökmeye çalışacak.


Patatesleri terinizle sulamalıydınız ki
Nankör toprağımla nasıl büyüdüklerini göresiniz.


Suyum ben. Biçimlenmeye başlayan bir bataklık.
Ateş? Külüm ben. Ama bir tanrı olsaydım eğer,


Tanrıların bulunması gerektiğini bildikleri yerde,
İnsanlar tüm duyarlıklarıyle seveceklerdi beni.




Attila JÒZSEF


Çeviren : Osman TÜRKAY




SEVGİLİM NE ZAMAN SOKAKTAN GEÇSE


Sevgilim ne zaman sokaktan geçse
serçeler barıştı güvercinlerle.


İncelikle basar basmaz kaldırıma
güzel ayak bileği ışıldadı usulca.


Efil efil titreşince omzu
baktırdı arkasından bir çocuğu.


Yürüdü salınarak - lâmbalar yanmaya
ve bakmaya başladılar hayranlıkla.


Ve güldü hepsi, umurlarında değildi
o benim doldurmuşsa yüreğimi.


Kollarımda salladığımı titizlikle
korktum elimden alacaklar diye!


Ama onların bu keyifli halleri
yok etti içimdeki kıskanç çiçeği.


Ve sevgilim yürümeyi neşeyle sürdürdü,
ardından incecik bir yel kıvrılıp büküldü!




Attila JÒZSEF


Çeviren : Kemal ÖZER






TERTEMİZ YÜREK


Ne anam var, ne babam.
Ne yurdum var, ne tanrım.
Ne beşiğim var, ne kefenim.
Ne sevgilim, ne aşkım, ne evim barkım.


Tam üç gün var açım,
komadım ağzıma bir lokma.
Veririm ömrümün yirmi yılını,
gücümü kuvvetimi, varımı yoğumu.


Kim alacak onları? Hiç kimse.
Şeytan isteyecek onları benden.
Bu tertemiz yüreği, bu iyi kalbi
Ne diye çalıp öldürmemeli?


Alacaklar gelip bir gün beni,
koyacaklar kutsal, karanlık toprağa.
Gelecek bir ot uzanacak alacak
şu güzelim yüreğimden gücümü.




Attila JÒZSEF




Çevirenler : A. KADİR - Asım BEZİRCİ





































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder