Bu Blogda Ara

6 Eylül 2010 Pazartesi

VATANDAŞ

Ne, bizden geri, deniz aşırı şarkılar,

Ne tadılır ne bölünür nimetler bizsiz.

İnan kardeşim inan

Ne yalan bu dünya,

Ne insan fani...

Acılar görmüşüz, geceler görmüşüz,

ölmeyi görmüşüz.

Aydınlıklar görmüşüz, kahramanlar,

dostlar görmüşüz.

Görmüyor musun, görmüyor musun?

Ellerimiz ellerimizde... gidiyoruz.

Sizlerden söz açıyorum

Teklifsiz, pervasız, işkilsiz.

Ateşe vurulu batıl ve eski kitaplar

Sizden öte...

Neler varsa

Mesut insanlık için bühtan edici

Sizden öte...

Ve bir yanda yıkılmış zulmün kalası

Bir yanda salınır devasa gövden.

Bir yanda sevmediklerin,

Bir yanda demir pencere, bir yanda tarih

Bir yanda sen.

Yani bir yanda

Yüzyıllar boyunca saflarında

Yangınlar çıkardıklarımız.

Bir yanda - hayal etmesi zor -

Ferah ve cömert dünyamız

Ve mürettip, hasatçı, öğrenci, öğretmen

Kınadık, yüz çevirdik, düşman kesildik

Şol aşkı bilmezlenenlere.

Dünyalar durdukça mesuduz

Bu dünya üzerinde.

Yaşamak aşkına, yıldızlar aşkına

Demir ve ekmek aşkına mesuduz...

Hey dağlara taşlara kar eden türküm

Aşikar etsen de kendini

Şöyle bir sular gibi salsak, boy versek

Uzun ömrümüzü, yiğit ömrümüzü, taze ömrümüzü,

Sefil ömrümüzü, deli ömrümüzü, gelin ömrümüzü...

Güneşte güneşlesek

Dal kırsak, toplasak, ateşlesek

Broy broy desek dağlarda

Gül gülistan içinde görseler bizi.

İster öv, ister yer, ister sev beni

Güneşin taşlarda mavileştiği

Nehir boylarınca söylenir

Sevinç şarkılarım yoksa da

Şimdi, bütün kederli ezgileri

Ümide kurban ediyorum.

Satırlarımla olsa da çok mu, bir de ben seni

Bizden olan bütün dünya şairleri gibi

Yadediyorum.

Sen ne hakim, ne evliya, ne kul, köle, ne şövalyesin

Sen yirminci yüzyıl insanı!

Dost dediğim, yaren dediğim, kardeş dediğim

Ekmeğim benim,

Gülüm, bağım, bostanım benim :

VATANDAŞ.

Enver GÖKÇE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder